Bu dünya’da öyle saçma öyle gereksiz şeyler oluyor
ki tanrının bunlara neden izin verdiğini merak ediyorum.
Senin yüzünü dağıtmak istiyorum çünkü yaptıkların beni tahrik ediyor, üzüyor, kırıyor. Gururunun son bulduğu anda orada olurmuyum olmazmıyım bilmiyorum ama herşey için çok geç olabilir. Yalnız tuvaletleri değil birbirinizide nasıl görmek istiyorsanız öyle bırakın yoksa bu lanet dünya’ya nasıl ayak uydurucaksınız. Ruhumu unuttum bende galiba bu ara. En kötü acıyı şöyle özetliyebilirim size. Yanında uyuduğun insanın seni birgün sokakta görüp selam vermemesi. Bu kötü birşeydi düşünsene, çok kötü. Ben ön yargılarımın kurbanı oldum belkide. Karşımdaki buna yardımcı olmuştur hep.
Benim bildigim aşk biranin midyeye olan çigkoftenin
limona, kebabinsa şalgama, rakınınsa balığa ve kizlarin edepsize olan aşka
inancı kadardır. O sonuncusu cuk oturdu.
Ben çoğu insanı tanıdıktan sonra sevmiyorum.
İğrençliği yüzünden okunup,salyaları akar çoğu pisliklerin. Kimilerinide öyle
çok seviyorum ki gitseler bile uzakta olsalar bile ölürcesine çok. Kimileri anca
etamine kuş işlesin beynine ben çok farklı şeyler işledim
kendime, işledikcede işlemeye devam ediyorum. Yatağına
dönersin ölür gibi hissedersin bazı geceler.Kimsenin umurunda değildir , benim
bile umurumda değildi mesela bazı geceler. Sol tarafınızı yok etmeyin sol taraf
önemlidir, özeldir. Solunuzdakinide yok etmeyin oda önemlidir. Biri Bana kaba
Olduğumu Söyledikten Sonra; Gölgeyi Güneşe, Karanlığı Işığa Yeğler Olmuştum.
Dayanılmaz olan yaşamın kendisinden çok içeriğine katlanmak zorunda kaldığımız
insanlar yoksa yaşam kendi başına çok güzeldir.
Biraz param olduğunda
cebimde sahil kenarında bir bara giderdim. On sekiz yaşındaydım daha ama bana
servis yaparlardı, Her yaşta olabilicek bir görünümüm vardı o zamanlar. Bazen
25 görünürdüm; bazense 30 yaşındaymışım gibi hissederdim kendimi. İlk birayı
alabilecek param varsa o gece iyiydi, saçma salak insanlar ısmarlamaya başlardı
sonra. Viskiye çevirirdim; sülük gibi emerdim viskiyi; bu ibnelerde benle
yakınlık kurmaya çalıştıklarında kabalaşır, onları itip dışarı çıkardım.
Zaten
kendimi inzivaya çekmiştim o zamandan beri , bu yüzden kalabalık pek hoşuma
gitmezdi. Kıskançlıkla uzaktan yakından alakası yok bunun, sadece öyle insanları
ve kalabalığı sevmezdim hala sevmem, hiçbir yerde. Onlar benden bir şeyler alıp
götürüyordu, kanımı kurutuyor sanki.
Ben bazı şeyleri sol cebimde taşırım mesela not
yazılı bir kağıt ‘’keşke herşey kabus olsaydı diye başlayan bir not . Bazen
cebimden çıkarıp onunla konuşurum: Selam
yavrum nasılsın ? Ne zaman biticek bu kabus diye.
Neyse hadi biraz müzik dinleyelim ruhumuza işlesin.