"Gelecek, sadece zihinimde dolaşan bir varsayımdı. Hayallerimde gezinen saçma sapan birşeydi çünkü hala gerçekleşmedi. Geçmişteki tüm an'lar yavaş yavaş yine sardı bugünde beni hatırlamanın ve kıyas yapmanın zihinsel oyunuyla birlikte. Adına da 'zaman' demişler bunun... Gerçek sadece bugünde değil bu an’da saklı çünkü bugün yok, dün yoktu yarın da hiç olmayacak. Gerçek sahiplik kendi kendine var olandır. Zamansa zihnin izahsız bir yorumuydu. O yüzden mutlak zaman diye bir şey aslen yoktur hayatımda. Ben varsaymış olsam bile.
Bir yapboz düşünün, binlerce parçası vardır. Ama son
parçayı kaybetmişiz. Aslında o son parça en değerli parçasıdır bu yapbozun, o
olmadan olmaz. Öyleydi bazı şeyler.
"Bir uyandığımda, etrafıma bakıp, hiç
bilmediğim bir ülkede hiç anlamadığım bir dili konuşan insanlarla karşılaşmak
istiyorum " Sıkıldım artık. Ne ekersen onu biçersin. Yaşamına alacağın
basit kararlarla bile yön verebilirsin. O an gelince sen olmasanda senden sonrakiler
Onu yaşayacaktır. İyi veya kötü sonuç kişinin kendi iradesindedir...sen yeterki
kendini ve yaşamını, tanı ve gör...!
İnsan
oğlu geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
mutlaka biri vardır öteki odada
duvarın arkasından dinleyen.
mutlaka biri vardır öteki odada
onsuz ne yaptığını
merak eden.
mutlaka biri vardır öteki odada
kendini yalnız hissettiğinden korkan.
mutlaka biri vardır öteki odada
başkasını düşündüğünü
ya da odada tek başına kendinden
başka hiç kimseyi düşünmediğini düşünen.
mutlaka biri vardır öteki odada
seni artık eskisi kadar sevmeyen.
mutlaka biri vardır öteki odada
yere bir şey düşürdüğünde
ya da öksürdüğünde öfkelenen.
mutlaka biri vardır öteki odada
kitap okuyormuş gibi yapan.
mutlaka biri vardır öteki odada
saatlerce telefonla konuşan.
mutlaka biri vardır öteki odada
ve sen kim olduğunu tam olarak hatırlamazsın ve şaşırırsın
ses çıkardığında ya da holün sonundaki
banyoya gittiğinde.
ama her zaman biri yoktur öteki odada
çünkü
bazen öteki oda yoktur.
ve bazen
boştur burası da...